RADYOOVACİK
  Ser Verip Sır vermeyen Devrimci Cemal Akar
 

Cemal ve abisi kahvede camın kenarında oturmuş hem çay iciyor hemde sohbet ediyorlardı, kim bilir belkide iki kardeş aileden, köyden veya iş yeriden konuşyor yada toplumsal bir sorunu tartışıyorlardı. Bu konuşmanın dalgınlığı icinde birden dışardan camın vurulduğunu farketti ikiside, camı vuran kişi Cemalin daha önceden tanıdıgi hemşerisiydi. El işareti ile Camali dişarı cağırıyordu, Cemal çayını yarım bırakarak dışarı kendisini çağıranın yanına gitti. Abisi merkalı gözlerle camdan ikisini seyrediyor bir tarafdanda çağıranın kim ve Cemali neden cağırdığını düşünüyordu. Cemal kısa süren konuşmanın ardından tekrar kahveye dönerek abisine
-Ben bir iş için bir iki günlüğüne bir yere kadar gidip döneceğim, evde cocuklara merak etmemelerini soyle diyince, abisi gür bir sesle ve kızarak,
-Kimdir bu? Nereye gidiyorsun? sen ne herkesin peşine takılıyorsun? İyi tanıyormusun bunu diyerek sert bir üslupla soruları arka arkaya dizer. Cemal,
-Evet tanıyorum bizim bir arkadaştır merak etme bir iki gün sonra döneceğim, deyip hızla kahveden dışarı çıkar ve dışarda kendsini bekleyen kişi ile hizli adımlarla uzaklaşırlar.
Abisi arkalarından sanki kötü birşeyin olacağını hissetmiş gibi korku dolu gözlerle onların uzaklaşmalarını izler, bir taraftanda kafasından bin bir düşünce geçirir.
Evet, Cemal kendisini çağıranın ölümü olacağını nereden bilebilirdiki..Onunla en kutsal gördüğü,büyük devrimcilerin uğrunda öldüğü devrim ortamında tanımıştı, onu ölüme götüren yoldaş dediği insanı. Kurulmuş tuzak Cemali bekliyordu, hemde kontgerilla şefi Yeşil kod adli Mahmut Yıldırım ve ekibinin kurduğu tuzak. Kısa bir yürümenin ardından pusuya yatmış cellatlar aniden Cemal ve yanındakinin üstüne atlayarak; polis kıpırdamayın diyerek doğal bir yakalamaymış gibi, Cemali zorla arabaya alarak oradan uzaklaşırlar.Cemal ceseret, yücelik, emek ve fedakarlık dolu gözlerindeki bakışlarından hiçbir şey yitirmez, defalarca bu durumla karşılaşmış, defalarca gecmiştir sorgu ve iskence tezgahlarından. Her defasında sorgu sonrasi Cemale yalvaran işkenceciler olmuşutur. İşkence daha yoldayken başlar, önce Erzincan Emniyetine, kontra Yeşil tarafından yapılacak ve günlerce sürecek en korkunç işkenceler uygulanır Cemale, ama Cemal hiç birşey konuşmaz ve söylemez. Daha sonra Dersim Emniyetine götürülür ve aynı işkenceler orada da devam eder. Sonrasında Emniyetten alınıp Dersim DSİ binasının bodrum katında devam eder işkenceler. Cemal buradada tutumundan ödün vermez. Yapılan vahşice işkencelerin ardından kendisini yakalatan ve hakkında polise bilgi veren kişinin yanına getirilir Cemal. Cemal ona kendi dili ile ' Venge xo mekı, tora çı perskena perskeri qesi mekı' diyerek onu son andada olsa direnişe çağırır ve sonra Cemali alıp götürürler. Yuregindeki, beynindeki adi gibi guzel dusuncelere ulasamiyam celatlar Pülümür yakınlarında kafasını parçalayarak katlederler.Yakalanıp sorguya alındığı zaman tarih 25 Ocak 1993 tür.Cemalin naaşı 25 Şubat 1993 de Pülümür yakınlarında bulunur.

Cemal Dersimin Pulur (Ovacık)ilçesi Tillek Köyü doğumludur.Kendiler Tillek köyünün bağlı olduğu Munzur Suyunun kıyısındaki Tornova köyünde yaşarlardı. Emekçi bir ailenin çocuğu olan Cemal daha küçük yaştan itibaren devrimci mücadele ile tanışmış ve hiç tereddüt göstermeden devrimci mücadele saflarında yerini almıştır.İlk ve Orta eğitim dönemlerini Dersimde ve Elazığda okur. Akrabam olan Cemale daha küçük yaşlardayken bile büyük bir sevgi ve saygı duyuyordum. Adı gibi güzellikleri kendinde toplayan insanın tanıyası gelen bir güzel insan dı O...Cemal akrabalık bağından ziyade ailenin bir ferdiymiş gibi yaşardı evimizde. Her Elazığa geldiğinde bizim evde kalırdı. Büyük hayranlık duyardık kendisine, çevrede herkes onu büyük bir sevgi ve saygı ile anlatırdı. Aklıma geldiğinde hala tebessüm ettiğim ,Cemalin tek bir korkusu vardı. Köpeklerden çok korkardı ama dört ayaklı köpeklerden...Her evimize geldiğinde daha bir kilometreden Cemalin sesi duyulurdu, 'lo lo domane beri wirey kutqe ez yon, lo domane sımare von kutık mı dırna beri' diyerek daha eve yaklaşmadan bizi çağırırdı. Çevrede kendisine sevgi ve saygı ile yaklaşmalarının nedeni; insani, yüzü kadar güzel olan özelikleri gibi birde daha gencecik bir yaşta iken yaşadığı ve büyük direniş gösterdiği sorgu olayıdır. Olay şöyle olur; 1979 sonlarına doğru Tillek Köyünde Kürdistan Özgürlük savaşçılarının ilk kadrolarının toplantısı vardır,asker toplantıyı ihbar alır köye operasyon düzenlemek için Tornova Karakolundan yola çıkarlar. Cemal bunu görünce çocuk denecek yaşına rağmen bütün gücüyle dağ yolundan köye yetişip haber vermek ister fakat Tillek Köyü girişinde pusuya yatmış askerler tarafından yakalanır. Komutan kendisine acele ile nereye gittiğini sorar, Cemal kendisini babasının gönderdiğini, köyde bir akrabasından saman alacağını söyler. Fakat komutan buna inanmaz ve Cemali bağlayıp Jeepe bindirirler ve sonra askerler köye operasyon düzenlerler.Çatışma sonrası köyde Cemal de dahil herkes sorgudan ve işkenceden geçirilir. Cemale çok ağır işkenceler yaparlar fakat O hiç birşey kabul etmez. Üç dört saatlik yol Cemal Jeepin arkasında sürüklenerek getirilir. Cemalin vücudu parçalanmıştır. Tornova Köyünün ortasında işkence devam eder, köylüleri meydana toplayıp Cemali teşir eden komutan şöyle der ' buna iyi bakın, bu hain bölücü teröristlere, Ermenilere yardım ediyor. Toplantı yapan teröristlere haber vermek için köye gidiyordu yakaladık'. Sonrasında devam eden işkencelere rağmen ben saman almaya gidiyordum der başka birşey demez ve tutuklanıp cezaevine konur. Cezaevindede aynı direnişini sürdürür Cemal. 1980 başlarında yapılan bütün direnişlerde aktif yer alır. O süreçte başlatılan açlık grevlerinde de hazırdır Cemal. Katıldığı ölüm orucu direnişinde şuurunu kaybetti ve öleceği söylendiği sırada Elazığ Devlet Hastahanesine kaldırılır, günler süren tedavi sonrası kendisine geldiğinde karşısında duran ablasına ilk söylediği söz şu olur. 'Benim burda ne işim var siz beni buraya niye getirdiniz, çabuk beni arkadaşlarımın yanına götürün.' Ablası yalvarıp Cemali ikna etmeye çalışır ama Cemal ona ' Siz hainsiniz,benim arkadaşlarımın yanında olmam lazımdı beni buraya niye getirdiniz, çabuk beni cezaevine geri götürün' der. Sonraki süreçlerde Cemalin bu inanç ve direnişi devam eder. Elazığın meşhur Binsekizyüzevler işkence merkezinde kalanlar, defalarca sorgulanan Cemalin tırnakları ile duvara yazdığı ' Ne gecesi var ne gündüzü, yaşasın PKK hareketi, Cemal Akar" yazısını görmüşlerdir. Polisler sorgu ve işkence ile Cemalden birşey öğrenemeyeceklerini anlayınca, Cemali mücadeleden soğutmak ,bıktırmak ve uzaklaştırmak için korsan gözaltılar uygularlar.Elazığda olduğu bir süreçte yine gözaltına alınır ve tüm yakınlarının aramalarına ve Emniyete başvurularına rağmen bir sonuç alınamaz.Onbeş gün sonra yol kenarında işkence edilmiş ve ölüme terkedilmiş bir halde bulunur.1990 lara geldiğimizde Cemal daha fazla mücadele etmiş daha fazla sorumluluk üstlenmiştir. Bir devrimcinin yapması gereken her şeyi eksiksiz yerine getirmiştir.İHD üyesi olan Cemal Akar her yerde insan hakları için aktif çalışıyordu.Yeri geldiğinde bir örgütleyici, yeri geldiğinde bir gazeteci, yeri geldiğinde bir dağıtımcı oluyordu.Aynı zamanda ailesini geçindirmek için bir maden ocağında çalışıyordu. Erzincandaki bütün örgütlemelerde Cemal ve akrabası Şehid Nuri Deran (Şahin Tosun-Karakaya)nın imzası vardır. Erzincan da o kadar yoğun ve aktif faaliyet yürütüyorlar ki kısa sürede bir Erzincan örgütlülüğü oturtulup mücadelenin kurumlarını bir bir kurmaya başlıyorlar. kapatılan DEP'in yerine kurulan ÖZDEP il örgütünün kurulmasi, Özgür Halk dergisi bürosunu açılmasi ve Özgür Ülke gazetesinin muhabirliği ve dağıtımcılığını üstlemesi, bunlardan bir kaçı idi. Cemal kaçırılıp katledildiğinde Erzincan ÖZDEP il baskanlığı görevini yürütüyordu.

 
        

 

 

 

myspace graphics

**** Ad: Yaoti ***




 
   
 
***

 

****
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol