RADYOOVACİK
  16 SİNDA DİRENİSCİ 18 İNDE KAHRAMAN
 

Sibel Yalçın'ın Cenaze Direnişi
11- 16 Haziran 1995


Komutan Sibel, önce bir işkenceciyi cezalandırmış, ardından kuşatıldığında yüzlerce işkencecinin karşısında bir direniş destanı yaratmıştı. Düşman bu direnişin coşkusunun komutanın cenazesine de taşınacağını bildiğinden bunu engellemeye çalışıyordu. Cenazenin verilmemesi üzerine 11 Haziran'da her yaştan, her meslekten yüzlerce insan yiğitçe çarpışarak ölen, yoldaşlarına ve girdiği evdeki aileye zarar gelmemesi için kendini feda eden Komutan Sibel'i sahiplenmek için cenaze evinin bulunduğu Yenibosna'daki Yeşilkent Sitesi'ne aktı.
Kitle evin önünde toplanırken cenaze evinin karşısında oturan Sibel'i bilen, tanıyan bir aile evin balkonundaki ipe mandallarla Kurtuluş Gazetesi'ni asıyordu. Sibel'in ailesinin evinin balkonuna ise "Cenazemizi vermiyorlar" pankartı asılırken sokak boyunca kortej halinde oturan insanların ellerinde Komutan Sibel Yalçın'ın resimleri dalgalanıyordu.
Sibel'in cenazesi ne olursa olsun alınacaktır, bunu için aynı gün Adli Tıp Morgu'na gitmek için bekleyen bin beşyüz kişiyi taşıyacak kadar araç bulunmaya çalışılıyor. Akşam üzeri yeterli araç bulunmasıyla Adli Tıp'a doğru yaklaşık 40 otobüs ve minibüsten oluşan konvoy yola çıkıyordu. Yollara kurulan polis barikatlarına, bütün engellemelere rağmen konvoyun Adli Tıp'a gitmesi engellenemedi. Adli Tıp'tan "cenazenizi yarın alacaksınız" denmesi üzerine konvoy tekrar Yenibosna'ya döndü. Bir süre sonra dağılmadan gece taziye evi önünde kalınacağı açıklandı.

Hava kararmaya başlarken sokağın her iki tarafı DHKC görevlileri tarafından tutuldu. Herhangi bir saldırıya karşı taşlar toplanarak, sokak kenarlarına yığıldı.

Ertesi gün cenaze yine verilmeyince cenaze evinin penceresine "Cenazemizi Vermiyorlar" pankartı yeniden asılıyor, öfke "Cenazemizi Alacağız" sloganlarıyla kararlılığı güçlendiriyordu. Böylece 6 gün gece ve gündüz sürecek direniş başlıyordu. Sibel'in ailesi ve avukatları 12 Haziran'da yeni bir basın açıklaması yaptılar. Sokakta yeniden kortej oluşturuluyor. Sibel'in resimleri elden ele dolaşıyordu. Daha sonra balkondan bir pankart sarkıtılıyor. "16'sında Direnişçi 18'inda Kahraman Sibel Yalçın"... Basın toplantısında ilk pankartı TİYAD'lı aileler açıyor "Ayşenur'un Hasan'ın Katilleri Açıklansın!"... ardından "Sibel Yalçın Yaşıyor, Halk Savaşıyor Devrimci Halk Güçleri", "Sibel Yalçın Yoldaş Yolumuza Işık Tutuyor Devrimci İşçi Hareketi", "Sibel Yalçın Yaşıyor, Halkız Biz Yeniden Doğarız Ölümlerde Devrimci Mücadelede Sanatçılar", "Halkımıza ve Parti-Cephemize Karşı İşlenen Hiç Bir Suç Cezasız Kalmayacak DHKC-Lisesi Dev-Genç" pankartları açılıyor. Sibel Yalçın'ın evine 6-7 metre büyüklüğünde "DHKC" pankartı asılıyor. Sokaktan coşkulu alkışlar yükselirken karşı binada bu kez aynı büyüklükte DHKC bayrağı görülüyor. Orada bulunan diğer devrimci gruplar da pankartlarını asıyorlar. Direniş Yenibosna'yı aşarak DHKC savaşçılarının eylemleriyle düşmandan hesap sormaya dönüşüyordu.
10 Haziran'da DHKC gerillaları Dersim'in Hozat ilçesine bağlı Çağlarca nahiyesi Jandarma Karakolu'na Ayşenur Şimşek ve diğer "kaybedilip" katledilenlerin hesabının sorulması ve Sibel Yalçın'ın katledilmesini protesto amacıyla bir baskın düzenliyor, aynı gün Okmeydanı'nda sivil polise ait bir bilardo salonu molotoflanarak tahrip ediliyor, 12 Haziran'da DHKC Sezgin Engin Silahlı Propaganda Birliği savaşçıları Göztepe'de sivil polisleri taşıyan çevik kuvvet otosuna karşı eylem düzenliyor, Gazi Zabıta Karakolu molotoflanarak tahrip ediliyordu. 12 Haziranda Devrimci Halk Güçleri tarafından, CHP Şişli İlçe binası işgal edildi.
Eylemler taziye evi önünde direnişteki kitlenin coşkusuna coşku kattı. 13 Haziran'da polisin panzerler ve çevik otolarıyla direniş bölgesine yöneldiğinin öğrenilmesi üzerine barikatlar daha da güçlendirildi. Ancak düşman saldırmaya cesaret edemedi ve Vali yardımcısı görüşme talebinde bulundu. Görüşmede cenazenin Alibeyköy Mezarlığı'na gömülmesi kabul edilerek, direniş zaferle sonuçlandırıldı.
16 Haziran'da cenazesi alınan Sibel Yalçın, yoğun polis kordonu altında Alibeyköy Cemevine getirildi. Halkın öfkesinden korkan polis Cemevine ve kitleye yaklaşamazken çareyi Alibeyköy'ü kuşatmada buldu. Yenibosna'dan gelen iki otobüs durdurularak içindekiler gözaltına alındılar. Bunu duyan kitle yürüyüşü erteleyip, olacaklardan kendilerinin sorumlu olmayacaklarını bildirerek gözaltına alınanların serbest bırakılmasını istediler. Polis gözaltına alınanları serbest bırakmak zorunda kaldı. Binler sahipleniyordu işte Sibel'i. Yürüyüş kortejinde en önde DHKC, ardından da direnişe destek veren ve cenazeye katılan diğer devrimci gruplar yer aldı. Ve aynı gün Sibel Yalçın'ı polise ihbar eden bakkal Hasan Levent'in DHKC tarafından cezalandırıldığı haberinin duyulması kitlenin coşkusunu ve kararlılığını daha da arttırdı. Artık sloganlar daha gür atılıyordu.
Sibel Yalçın, saygı duruşundan sonra, hep bir ağızdan devrim andı içilerek toprağa verildi. Sibel'in sahiplenilmesini engelleyememişlerdi. Sibel destanı artık halkının ağzından hiç düşmeyecekti.

 
        

 

 

 

myspace graphics

**** Ad: Yaoti ***




 
   
 
***

 

****
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol