RADYOOVACİK
  MUSTAFA KEMAL, SAMSUN VE DERSİM
 



MUSTAFA KEMAL, SAMSUN VE DERSİM
 
Tertele’ nin kelepir çocuklarından Medina’ yı bulduğumda, FDG Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu’ nun önüne koyduğu "70 yıllık kapanmayan yara Seyidlerimizin mezarları nerede" kampanyası ve son tanıklar göçmeden arşiv çalışmalarının hayati derecede isabetli olduğunu bir kez daha anladım.

Bu tür çalışmaları yapan Dersimlilerin  gayretleri değerlidir ama, FDG nin programlı hedefleri ve şimdiye kadarki çalışmalarının Dersimlilerin kendi tarihlerini gün ışığına çıkararak kimliksizleştirme ideolojilerini boşa çıkaracaklarına,bir tarihin suçlularını mahkum edeceklerine olan inancım samsunda  daha’ da güçlendi. Dersimi hiç görmemiş 54 yaşındaki bayan ağlayarak, ‘’Annemin acılarını dinleyerek büyüdüm. Çocuklarıma anlatıyorum, torunlarıma anlatacağım,  Türk hükümeti bu yarayı sarıncaya kadar susmayacağız’’ diyordu
.



SAMSUN DA BİR MADALYONUN  İKİ YÜZÜ

1938 Dersim Tertelesi nin kelepir çocuklarının izlerini Samsun da sürüyorum.
Mustafa Kemal in 1919 da Samsuna çıktığı rıhtımda toplam yirmi kişilk grubun temsili heykelleri duruyor. Bir çok vatandaş  19 Mayıs 1919 gününü canlandıran bu heykelleri gururla izliyor. Tarihin önemli bir dönüm noktası olduğu için bende 19 Şubat 2009 tarihinde  uzunca rıhtımı  izleyip geçmişe yolculuk yapıyorum. Mustafa Kemal Samsuna çıktığı zaman, Osmanlı padişahı tarafından hakkında verilmiş yakalama fermanı vardı. İşin giz tarafı ayrı bir konu ama, Mustafa Kemal ’a ‘’eşkıya’’ muamelesi yapılıyordu. Mustafa Kemal, Erezurum Sivas arasındaki vadileri aşarken Dersim’ lilerden himaye görüp Salimen Sivas’ a ulaşmıştı. Ankara’ da iktidarını sağlamlaştırdığı tarihten kısa süre sonra  kavimler coğrafyasının gerçeğini unutup tek dil tek din tek ırk yaratma sevdasını sürdürdü. Önce Koçkiri’ yi biçti. Sonra tek tip projesine engel gördüğü Dersim’i ‘’eşkıya’’ ilan edip haritadan silme emrini verdi.



Bunları hatırladıktan sonra, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının  Samsun a çıktıkları  rıhtımdan sadece iki kilo metre yukarıda harabe bir binanın çatı katında bir başka tarihin tanığını ziyaret ediyorum. Mustafa Kemal in uygulamaya koyduğu 1938 Dersim Tertelesin’ den arta kalan kelepir bir kız çocuğuydu. Utanç duyulacak bir uygulamanın, insan neslinin yüzünü karartan bir Tertele sürecinin acılarını yaşlı bedeninin her zerresinde taşıyordu. Önüme koyduğu dosyada, devlet makamlarına yazdığı sayısız ama sonuçsuz dilekçeler vardı. 84 yaşında torun torba sahibi olmuş ama Tertele’nin acıları gözlerinden dökülüyor.



Şimdilik sadece şu sözlerini aktararak noktalamak istiyorum.
‘’Bizi toplayıp Mazgirt’ e yakın bir yere götürdüler. Babam meşe dallarını kesip bir sığınak yayla yaptı.Annem savaştan önce ölmüştü. Bizi kıracaklarını düşünmüyorduk. Babamı abeyimi götürdüler geri gelmediler. Sonra süngülü askerler gelip bizi kırdılar. On üç yaşındaydım. Üç yaşındaki kardeşimi taşıyamadım bıraktım. Diğer kardeşlerimi, milleti kırdılar. Ormana daldım. Bir çam ağacının (ardıç) dibine sığınmışım. Sabah olduğunda hiç kimse yoktu. Herkesi kırmışlardı. Etrafta bir kaç keçi ve sığır vardı. Yabanda dolanan insanları sonra teker teker  yakaladılar. Elazığ’a getirip bir hamama koydular yıkanalım diye. Saçlarımızı kökten tıraş ettiler. Trene bindirdiler. Kimsesiz, dil bilmez yol bilmez bir çocuktum. Samsunda Terme ilçesinde buldum kendimi. Nüfus müdürü babalık yaparak beni evine aldı. Cennette yatsın vizdan sahibi bir insandı. Dersimde kurda kuşa yem olan babam kardeşlerim ve insanlarımı unutamadım. Unutulmuyor’ ki.’’ Tunceli’ ye gidip akrabalarımı buldum. Nedendir bilmiyorum ama,  onlarda bana sahip çıkmadılar.
 
Mehmet Gülmez
20.02.2009 Samsun
 

 
        

 

 

 

myspace graphics

**** Ad: Yaoti ***




 
   
 
***

 

****
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol