RADYOOVACİK
  DENİZ GEZMİS.
 
 


Doğumu : 1965'ten sonra Türkiye'de gelişen gençlik hareketinin en önemli önderlerinden ve Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu(THKO)'nun kurucu ve yöneticilerinden Deniz Gezmiş, 24 Şubat 1947'de Ankara’nın Ayaş ilçesinde doğdu. Öğretmen bir ailenin çocuğu olması sebebiyle ilk ve ortaöğrenimini çeşitli kentlerde, liseyi İstanbul’da okudu.

Ceza Yılları : 2 Mayıs’a kadar tutuklu kalan Gezmiş, 30 Mayıs’ta 6.Filo'yu protesto ettiği için yargılandı ve beraat etti. Öğrenci eylemleri içinde etkinliği giderek artan Deniz Gezmiş, 12 Haziran 1968'de İstanbul Üniversitesi'nin işgal edilmesinde önderlik etti. İşgal Konseyi adına IÜ Senatosu ile Baltalimani'nda yapılan görüşmelere katılan öğrenci heyetinin içinde yer aldı; öğrenci haklarının elde edilip işgalin sona erdirilmesinde etkili oldu. İşgalden kısa bir süre sonra Istan bula gelen 6.Filo'yu protesto eylemlerinde yer alan Gezmiş, 30 Temmuz'da bu eylemlerden dolayı tutuklandı ve 20 Eylül'de serbest bırakıldı. TIP içinde yoğunlaşarak, ayrılıklara ve tartışmalara yol açan ideolojik sorunlarda Milli Demokratik Devrim(MDD) görüsünü benimseyen Deniz Gezmiş, bu görüsün özellikle devrimci öğrenciler arasında yayılmasında etkili oldu. Ekim 1968'de eylemlerde birlikte olduğu Cihan Alptekin, Mustafa İlker Gürkan , Mustafa Lütfü Kıyıcı, Cevat Ercişli, M.Mehdi Beşpınar, Selahattin Okur, Saim Kurul ve Ömer Erim Süerkan'la birlikte Devrimci Öğrenci Birliği(DÖB)'ni kurdu. 1 Kasım 1968'de TMGT, AÜTB, ODTÜÖB ve DÖB’ ün başlattığı Samsun'dan Ankara'ya Mustafa Kemal Yürüyüşü’nü düzenledi. Ardından 28 Kasım 1968'de ABD büyükelçisi Kommer'in gelişi sırasında Yeşilköy Havaalanı’nda düzenlenen protesto gösterileri nedeniyle tutuklandı ve bir süre sonra serbest bırakıldı. İstanbul Üniversitesi'nde sağcı güçlerin 16 Mart'ta girişmiş olduğu hareketlere öğrenci kitlesiyle birlikte karsı koyan Gezmiş , bu eylemi gerekçe gösterilerek 19 Mart'ta yeniden tutuklanarak 3 Nisan'a kadar hapis yattı. Ardından 31 Mayıs 1969'da IÜ Hukuk Fakültesi öğrencilerinin, reform tasarısının gerçekleşmemesini protesto için giriştikleri işgale önderlik etti. Üniversitenin kapatılıp, polise teslim edilmesi nedeniyle çıkan çatışmalarda yaralandı. Hakkında gıyabi tutuklama kararı olmasına rağmen hastaneden kaçan Gezmiş, Haziran’ın sonunda Filistin'e gitti. Filistin'e gitmeden önce 23 Haziran 1969'da TMGT'nin topladığı 1. Devrimci Milliyetçi Gençlik Kurultayı’na kendisi gibi haklarında tutuklama kararı olan FKF Genel Başkanı Yusuf Küpeli ile birlikte bir mücadele programı gönderdi




Üniversite yılları : 1966'da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine giren Gezmiş, henüz lise öğrencisiyken sol düşünceyle tanıştı ve kendini dönemin eylemleri içinde buldu. 1965'te Türkiye İsçi Partisi(TIP)'nin Üsküdar ilçesine üye oldu. İlk kez 31 Ağustos 1966'da Ankara'dan İstanbul’a yürüyen Çorum Belediyesi temizlik isçilerinin Taksim Anıtı’na çelenk koymaları sırasında isçileri destekleyen ve Türk-Is yöneticilerini protesto eden gösteri sırasında gözaltına alindi. Ardından 19 Ocak 1967'de Türkiye Milli Talebe Federasyonu(TMTF) binasının yedi-i emine verilmesi sırasında çıkan olaylarda yakalandı ve bir gün sonra iki arkadaşıyla çıkarıldığı mahkeme tarafından serbest bırakıldı. 22 Kasım 1967'de öğrenci örgütlerinin düzenlediği Kıbrıs Mitingi sırasında Aşık İhsanı ile birlikte ABD bayrağını yaktıkları gerekçesi ile gözaltına alınıp daha sonra serbest bırakılan Deniz Gezmiş, Hukuk Fakültesi'nde birlikte okuduğu arkadaşlarıyla birlikte 30 Ocak 1968'de Devrimci Hukuklular Örgütünü kurdu. 7 Mart 1968'de IÜ Fen Fakültesi konferans salonunda düzenlenen AIESEC genel kurul toplantısında konuşma yapan Devlet Bakanı Seyfi Öztürk'ü protesto ettiği için tutuklandı.

Filistin ve İdam : 23 Eylül 1969'da Hukuk Fakültesi'nde olduğu sırada haber verilen polislerin de fakülteye gelmesi üzerine teslim olan Gezmiş, 25 Kasım’da serbest bırakıldı. Ancak Yıldız Devlet ve Mühendislik Akademisi'nde Battal Mehetoğlu'nun sağcılar tarafından öldürülmesinden sonra okulda yapılan aramada, ele geçirilen dürbünlü bir tüfeğin Gezmis'e ait olduğu öne sürülerek hakkında yeniden tutuklama kararı alindi. 20 Aralık 1969'da yakalanan Gezmiş, kendisiyle birlikte tutuklanan Cihan Alptekin'le birlikte 18 Eylül 1970'e kadar tutuklu kaldı. Bundan sonra öğrenci eylemlerinden uzaklaşarak, mücadelesini değişik alanlarda sürdürmeyi planladı. Sinan Cemgil ve Hüseyin İnan’la birlikte THKO'yu kurdu. 11 Ocak 1971'de THKO adına Ankara Is Bankası Emek Şubesi’nin soygununu gerçekleştirenler arasında yereldi. 4 Mart 1971'de dört ABD'li erin Balgat'taki Tuslog Tesisleri'nden kaçırılması eyleminde de bulunan Gezmiş, erlerin serbest bırakılmasından sonra Sivas’ın Sarkışla ilçesinin Gemerek nahiyesinde Yusuf Aslan'la birlikte yakalandı. 16 Temmuz 1971'de başlayan THKO-1 Davası’nda TCK'nin 146. maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle, 9 Ekim 1971'de idam cezasına çarptırıldı. 6 Mayıs 1972'de idam edildi.


Baba
Mektup elinize geçmiş olduğu zaman aranızdan ayrılmış bulunuyorum. Ben ne kadar üzülmeyin dersem yine de üzüleceğinizi biliyorum. Fakat bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum, insanlar doğar, büyür, yaşar ölürler, önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir. Bu nedenle ben erken gitmeyi normal karşılıyorum. Ve kaldı ki benden evvel giden arkadaşlarım hiçbir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir.Benim de düşmeyeceğimden şüphen olmasın, oğlun, ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir, o bu yola bilerek girdi ve sonunda da bu olduğunu biliyordu.Seninle düşüncelerimiz ayrı ama beni anlayacağını tahmin ediyorum.

Sadece senin değil, Türkiye'de yaşayan Kürt ve Türk halklarının da anlayacağına inanıyorum. Cenazem için avukatlarıma gerekli talimatı verdim. Ayrıca savcıya da bildireceğim. Ankara'da 1969'da ölen arkadaşım Taylan Özgür'ün yanına gömülmek istiyorum. Onun için cenazemi İstanbul’a götürmeye kalkışma, annemi teselli etmek sana düşüyor,kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum. Kendisine özellikle tembih et. Onun bilim adamı olmasını istiyorum, bilimle uğraşsın ve unutmasın ki bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir, son anda yaptıklarımdan en ufak bir pişmanlık duymadığımı belirtir seni, annemi, abimi, kardeşimi devrimciliğimin olanca ateşi ile kucaklarım.
Oğlun Deniz GEZMİŞ



Deniz Gezmiş'in 38 yıllık mektubu!..

  

İdam edileli 35 yıl oldu. Deniz Geçmiş'in bilinmeyen bir mektubu ortaya çıktı. 38 yılık mektup Perinçek'e yazılmış. Deniz Gezmiş'in, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'la idam edilişinin 35.yılında 38 yıldır bilinmeyen bir mektubu gün ışığına çıktı. 1969 yılında cezaevine konulan Deniz Gezmiş, o dönemde Ankara Barosu'na kayıtlı olarak avukatlık yapan İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek'e kendi el yazısıyla gönderdiği mektubunda tek üzüntüsünün 6. Filo geldiğinde dışarıda olamamak olduğunu bildiriyor.
 

İşte o mektup

'Doğu Arkadaş, "Bildiğin gibi tahliye olamadım. Bu ayın 22'sine kaldı bizim tahliye işi. Yeni cezaevine de taşındık. Sing sing'ten farkı yok burasının. Sana uzun süredir mektup yazamadığım için kusura bakma. Öte yandan üniversitenin bizim için açmış olduğu tahkikatın sonucunu bekliyorum. Öyle zannederim ki 2 sömestr uzaklaştırma kararı verecekler. Benim öteki davaların durumu berbat. Ceza yeme ihtimalim kuvvetle muhtemel. Bugünlerde tek üzüldüğüm konu 6. Filonun gelişinde dışarda bulunamamak. "Yusuf Küpeli'nin başkan seçilmesi beni fazlasıyla sevindirdi. Fakat yine de bu oportünizmin tasfiyesi anlamına gelmez. Yalnız bu bizim için iyi bir fırsat olmalı. Benim burada kimseyle temasım olamıyor. Sen İstanbul'a gelip te bizim çocukların FKF'ye giriş işini bir düzene soksan çok iyi olur. Cumhuriyette çıkan bir seri röportaj var. Bilmem okuyor musun? Bir işgal sonrası diye. Doğu Avrupayı anlatıyor. Anladığım kadarıyla revizyonizm bütün haşmetiyle gelmiş oturmuş. Doğu Avrupa'daki bu revizyonist gidişin kaynağını yani nedenini bir türlü bulamadım. Şimdilik bu kadar. Bütün arkadaşlara selam.



Erim`in 04.00 mektubu: Deniz Gezmiş`i asmayın


Dönemin Başbakanı Nihat Erim`in, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edilmesini önlemek için 04.00`de Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı`na mektup yazdığı ortaya çıktı.


BİLAL ÇETİN/ ANKARA 12 Mart Muhtırası`nın ardından Başbakan olan Nihat Erim`in anıları yakın tarihimize ışık tutuyor. Yapı Kredi Yayınları tarafından yayınlanan iki ciltlik `Nihat Erim Günlükler` isimli kitapta Erim`in, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edilmesini önlemek için 04.00`da Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı`na yazdığı mektuba da yer veriliyor. Kitapta, Erim Hükümeti`nden CHP`nin bakanlarını çekme kararını alması nedeniyle dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay`ın İnönü ve CHP için `Ceheneme gitsinler` dediği bilgisi yer alıyor. Erim`in hayattayken yayınlanmasına izin vermediği günlükleri, Ahmet Demirel tarafından derlendi. İdamı durdurun mektubu 04.00`de verildi Nihat Erim`in `Günlükleri`nde yer alan ve yakın tarihimize ışık tutan bazı bölümlerde şu bilgiler yer alıyor: Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamına yönelik ilk kanunun Meclis`te kabul edilmesi üzerine dönemin Başbakan`ı Nihat Erim, Cumhurbaşkanı ile Ankara Sıkıyönetim Komutanı`na mektup yazdığını bildiriyor. Gezmiş ve arkadaşlarının idamını öngören kanunun Meclis`te gece 03.30`da kabul edilirken, Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı`na gönderilen mektupta ise `Özel Kalem Şefi Osman Canan tarafından Ankara Skyönetim Komutanlığı Nöbetçi Subayı Piyade Üsteğmen Hasan Güneycan`a verildi. Saat 04.00 notu bulunuyor. Nihat Erim`in Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı`na yazdığı mektup ise Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan`ın idamına ilişkin kanunu iptal ettirmek üzere CHP`nin Anayasa Mahkemesi`ne başvuracağı belirtilirek, ileride telafisi imkansız durum ortaya çıkmaması için infazın yapılmaması isteniyor. Hangi demokrasi 12 Mart 1971 Muhtırası`yla ilgili olarak Nihat Erim günlüğünde şu satırlar yazıyor: `12 Mart saat 17.00`de hükümet çekilmiş. İstifa tezkeresinde Demirel, `Hukuk devleti ve Anayasa ile bağdaşmayan bu tutum karşısında çekildiğini` söylüyor. CHP`ye gelince. İnönü istifa üzerine `Demokratik usül yürüyor` demiş. Hangi demokrasi, hangi Anayasa. Ültimaton veriyor kumandanlar. Hükümet çekiliyor. Doğrusu Demirel`in istifasında yazdığıdır. İnönü 12 Mart gecesi yeni bir demeçle ilkini tahsis ediyor. `Benim söylediğim bir temennidir` dedi. `Ben şapkamı alır giderim` Hükümeti kurma görevinin kendisine verilmesinin ardından kabineyi nasıl oluşturduğuna ilişkin günlükte şu bilgiler yer alıyor: `CHP`den İstanbul Milletvekili Amiral Sezai Orkunt`a Ulaştırma Bakanlğı teklif ettim. Kabul etti. Fakat ertesi gün ona da gene ordudan itiraz geldi. Deniz Kuvvetleri Kumandanı Amiral Celal Eyiceoğlu`Eğer o bakan olursa, şapkamı alır giderim` demiş. Dünya Bankası`na gitmiş Atilla Karaosmanoğlu`nun Washington`a telefon ederek çağırdım. MİT onun için `solcu` diye rapor verdi. Dinlemedim. Dünya Bankası Genel Müdürü Mr. McNamara`dan acele Amerikan istihbarat teşkilatı kanadından sordurdum. Şu cevap geldi: `Parlak bir beyin, sonsuz vatan sevgisi vardır, yalnız kendi kafasında olmayanlarla çalışmayı sevmez` Sunay: Faruk`a güveniyorum! Sunay`la buluştuk. Bana `Faruk`a güveniyorum. Memduh Tağmaç orduda fazla sevilmez, teması yoktur. Faruk sevilir` dedi.` `Cumhurbaşkanı ile buluştuk. Tağmaç`ı çağırmamıştı. Komutanların süre uzatımı konusunda şunları söyledi: `Faruk Gürler`in Genelkurmay Başkanlığı`nı yakmayalım. Tağmaç`ı Haziran`da kontenjan senatörü yapalım. Faruk böylece Genelkurmay Başkanı olur` dedi. Muhsin Batur bana birkaç gün önce `Albay ve daha yukarı rütbedekilerin iki yıl süre ile toplam süreleri uzatılırsa mesele kalmaz`dedi. Sunay bunu uygun görmedi. `Çok mesele çıkar. Yol olur. Yeni 1 Mart Muhtırası vermek heveslerini teşvik eder` dedi. `Siyasilerin davranışları istismar ediliyor` `Faruk`a güveniyorum. Memduh Tağmaç orduda fazla sevilmez, teması yoktur. Faruk sevilir` dedi.` `Cumhurbaşkanı devlet ileri gelenlerini yeni yıl dolayısıyla kabul etti. Siyasiler de vardı. AP Genel Başkanı Demirel ile el sıkıştık. Cumhurbaşkanı bu barışmayı arzu ediyordu. 27 Ekim`den beri görüşmemiştik. Benim o gün verdiğim demeç, onun cevabı da ağırdı. Sunay bana `Şunla konuş biraz` dediyse de fırsat olmadı. Yalnız birarada resimler çektirdik. Genelkurmay Başkanı Tağmaç bugün bana eve geldi. `Siyasilerin son zamanlardaki sözleri ve davranışları orduda istismar edili-yor.` dedi. İmzasız bir mektup almış. Bir generalin yazmış olabileceğini tahmin ediyor. Mektupta Cumhurbaşkanı`na atıp tutuluyor. Benim Demirel ile Çankaya`da barıştırılışımı Sunay`dan biliyorlarmış. Mektubu yazan `Biz 12 Mart`tan sonra faaliyeti durdurmuştuk. Şimdi gene toplantılar yapmaya başladık` diyormuş.` `Cehenneme gitsinler` Saat 11`de Milli Güvenlik Kurulu toplandı. Ankara sıkıyönetim komutanının Trabzon, Giresun, Ordu illerinin sıkıyönetim konulması teklifi ele alındı. Ben konuştum: `Sıkıyönetimi yaymakla birşey halledilemez,önce siyasi mesele halledilmeli. Ankara komutanı dün bildiri yayınladı. Bana sormadan yaptı. Halbuki yazı ile tedbir istemişti. Cevabını beklemeden bunu yaptı. Şimdi, İnönü bakalım buna karşı ne yapacak?` Cumhurbaşkanı benim işi gene istifaya getirdiğimi, bunun doğru olmadığını, liderlerinde benden şikayetçi olmakla beraber , kendilerine düşeni yaptıklarını söyledi. Ben cevap verdim `Kapris yapmıyorum. Geleceğimi görüyorum. Osmanlı tarihinde sadrazamın kellesi gider, parça parça ederler, ama kapıda 20 kişi sadrazam olmak için bekler. Bugün de başbakan olmak isteyen liyakatlı kişiler hamdolsun var. Zaruret görmesem bırakmak istermiyim` dedim. Az önce başyaver bir haber getirdi: CHP Merkez Yönetim Kurulu bakanlarını hükümetten çekme eğiliminde imiş. Ankara Skıyönetim Komutanın`nın bildirisi karşısında `İşte` dedim. `Görüyorsunuz. Ben bunu tahmin ettim` Cumhurbaşkanı İnönü`ye ve CHP`ye bir küfür savurdu, `Cehenneme gitsinler` dedi.` Ecevit demagog `CHP kurultayı 5 Mayıs`ta başladı. Dün gece Ecevit`çilerin zaferi ile bitti. İnönü bugün genel başkanlıktan çekilmiş. Yeni bir dönem, Tarihi bir olay. Bunca mücadeleden gelip çıkan İnönü, Ecevit`e yenildi. Ama kendi hatası yüzünden Biz ona 1970 kurultayından önce Ecevit`in işi nereye götüreceğini, CHP`yi parçalayacağın söyledik. `Ecevit komünist` diyenlere ben katılmıyorum. Ama tehlikeli bir adam. Oportünist, demagog ve yalanı rahat söylüyor.` `İnönü memleketin batmasına sebep olacak` `Dün akşam yemeğini orduevinde komutanlarla birlikte yedik. Yüksek Askeri Şura üyeleri. İnönü ile görüşmemizi anlattım. Muhsin Batur müstesna, hepsi İnönü`nün lüzumsüz alınganlık gösterdiği kanaatinde. Tepki gösterdiler: `İnönü için savcıların yazdığı az bile. Gençleri kışkırtmadı mı?`` Erdal İnönü de ODTÜ olaylarından suçlu` diyenler oldu.` `Sabahleyin Cumhurbaşkanı Genel Sekreteri Cihat Alpan telefon etti. İnönü saat 11.00`de Cumhurbaşkanı`na gidecekmiş. İnönü`nün Sunay`a Deniz Gezmiş ve iki arkadaşının idam edilmemesini telkin için gittiği anlaşılıyor. Akşam 18.30`da Cumhurbaşkanı beni çağırdı anlattı. Sonra Tağmaç`ın da çağrılmasını söyledim. Geldi, söyledik. `Bekliyordum, biliyordum. Yarın sıkıyönetimin uzatılmasına gene karşı çıkacak. Silahlı Kuvvetlerin hevesini kıracak birbirine katacak. Bu memleketi bu hale getiren CHP`dir. CHP ve İnönü memleketin batmasına sebep olacaklar. Bakın göreceksiniz` dedi
 
        

 

 

 

myspace graphics

**** Ad: Yaoti ***




 
   
 
***

 

****
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol