RADYOOVACİK
  KIRMANCKİ (DERSİMCE) CEM
 


KIRMANCKİ (DERSİMCE) CEM


Dersim News, Kırmancki (Dersimce) Cem görüntünlerini ilk kez internette yayınlıyor.Bu cemi izlemeden  cem gördük demeyin.
Dersimce Cem ile Türkçe Cem arasındaki farkı izleyince göreceksiniz.


ANTALYA DA BİR KIZILBAŞ KIRMANC(DERSİMİ)  PİRİ:
BAVA RIZAYE GARŞİYE

Cihan Söylemez

Dersim coğrafyasında Kırmancki Cem tutan kaç Pir vardır?  diye sorulsa sayısı bir  elin beş parmağını geçmez malesef.
Tam tersi Dersim coğrafyasında Türkçe Cem tutan dede sayısını sorduğumuzda onlarca dede vardır yanıtını alırız.Bu durum 1938 Tertelesi’nin bir sonucudur. “Bir halkı yok etmek isteyen güçler öncelikle o halkın can damarı dilini ve inancını yok ederek işe başlarlar.”
Dersim’de yapılan da budur.1937 yılında bir çok Kızılbaş Kırmanc(Dersimi)  Pirinin içinde bulunduğu toplumsal önderler asıldı. Ardından 1938 yılında yapılan soykırım ile onbinlerce Kızılbaş Dersimli insan katledildi.Kızılbaş ocaklarının pirleri de ya katledildi ya da sürgün edildi.Türklük ve Bektaşilik, Dersim Soykırımı’ndan sonra Dersim’e beraber girdi.

38’den sonra yoğun Türkleştirme politikaları Bektaşilik inancıyla beraber sürdürüldü.”Tüm Aleviler Türktür” propagandası Dersim’de Bektaşi misyonerleri tarafından başarıyla yerine getirildi.Yüzyıllar boyunca Dersim Kızılbaş ocakları Bektaşi ocağına bağımlı olmadılar, kendi bağımsız posizyonlarını korudular.Ne yazık ki 1938 ‘deki büyük felaket,  Kızılbaş Ocaklarının bağımsız duruşlarına da büyük darbe vurdu.1938 yılından sonra her yıl Kırmancki (Dersimce)  yapılan cemlerin sayısında ve cem tutan Kırmanc Pirlerinin sayısında büyük bir azalma oldu.Yeni kuşak ocakzadeler artık ana dilleri Kırmancki yerine Türkçe’yi kullanmaya başladılar.Bu öyle bir hal aldı ki artık Dersim’de Kırmancki Cem bağlayan Pirlerin neredeyse  kalmaz oldu.

Dersim-Mameki’de Dersim’in en büyük Cemevi var. Peki bu Cemevinde Kırmancki cem tutuldu mu bu güne kadar? Ne yazık ki hayır. Ama tam tersi her hafta perşembe günleri(cuma akşamı) Türkçe cemler, Tuncelili dedeler tarafından yürütülüyor.Bu cemlerde Kırmancki bir tane  sözcük bile  ne yazık ki geçmiyor.Bir Gulveng bile Kırmancki verilmiyor.Bu cemlerde Bektaşiliğin tüm izlerini görmek mümkün ama Dersim Kızılbaşlığını görmek ne yazık ki mümkün değil.Bu durum keza Erzincan’da da öyle, orda da bölgenin en büyük cemevi var. Ama ne yazık ki Kırmancların(Dersimilerin)  yoğun olduğu bu ilde de Kırmancki cemleri bu mabetlerde görmek mümkün değil. Kırmanc toplumu ne yazık ki Türkçe cem tutan dedelerin(ki bu dedelerin çoğunda yoğun bir Horasan ve Türklük şuuru var) elinde kalmış durumda.Türkiye’nin her yerinde böyle bir durum var.

Antalya cemevine gidenlerin çoğu Erzincanlı,Vartolu,Dersimli Kırmanclar. Antalya Cemevi’nde yapılan bir çok cemi izlemek için gittiğimde(tabiki Türkçe cem tutan bir dedenin önderliğinde) cem salonunda Kırmancki konuşan bir çok insana rastladım.Keza aynı durum İstanbul-Kağıthane cemevinde de vardı.Bu cemevine,  cem tutulan bir akşam gittiğimde Erzurumlu, Erzincanlı, Dersimli kendi aralarında Kırmancki konuşan insanlarımıza rastladım. Türkiye’de nerde bir cemevine gitseniz orda Kırmancki konuşan insanlara rastlarsınız, ama ne yazık ki o dilin ve inancın önemin farkında olmayan bir o kadar da devşirilmiş,günlük hayatta o dile bile tahammül edemeyen cemevi yönetimlerinde bulunan Kırmanc kökenli insanlara da rastlarsınız.

İşte böyle bir olumsuz havada,Türklük ve Bektaşiliğin birlikte esaret altına aldığı toplumumuzun o eski Kırmancki Cemlerinden birine Antalya’da bir kurban bayramında rastladım.BAVA RIZAYE  GARŞİYE  adlı Kureşanlı bir PİRİN cemine meyman olduk ve Dersim’den çok uzakta bir tatil diyarı olan antalya’da  gecekondu tipi bir evde Kırmancki yapılan bir Ceme tanık oldum.Bu benim için tarihi bir andı çünkü 1938 öncesi Dersim toplumun cemleri hakkında fikir yürütmek açısından çok önemli bir olaydı.Üç telli thomuru ile WAYİRA, KUREŞE, XIZIRA seslenen Pirin namelerini dinlerken sanki , Türkçenin daha girmemiş olduğu, inancın ve dilimizin tahribata uğramamış olduğu 1938 öncesi o kaç yüz yıllık bağımsız Kızılbaş ülkesinde buldum kendimi.

21.YÜZYILDA hala KIRMANCKİ bir CEM yapılabiliyorsa, hala Kırmanc dilini ,inancını,kültürünü yaşatmada  umut vardır,demektir. Kırmanc toplumunun kültürü ayakta tutması için inancına ve o inancın diline sahip çıması gerekiyor.

2038 yılına kadar Kırmanc kültürünü tüm Dersim kurumları yaşatmak istiyorlarsa eğer,herkesin elini taşın altına sokması gereken projelerle onlarca değil, yüzlerce kişinin katıldığı Kırmancki Cemlerin yapılması sağlanmalı. Gağan  etkinlikleri Kırmancki konserlerle neşelendirilmeli, Türkiye’de yaşayan Kırmanc nufüsunun olduğu yerlerde bu etkinliklerin sayısı arttırılmalıdır.Özelliklede Dersim-Mameki’de şehirleşmenin getirdiği kapitalist yoz kültürün önüne geçilecek projeler hayata geçirilmelidir.

Bu işe en azından maddi durumu iyi olan kişiler ,bilbordlara  ZONE MA ZONE XIZIR YO, ZONE XO  XOVİRA MEKE, RAA XO  SAS MEKE  gibi örnekler vererek duyarlılığı arttırabilirler.

Dersim’in kendine özgü Kızılbaşlığını (Raa Heqi)  ve onun dili olan Kırmancki’yi yok etmek isteyen Çaldıran politikalarına karşı, 2038 yılında hala bu dilin ,inancın, kültürün ayakta olduğunu gösterebilmek için Bava Rızaye GARŞİYE gibi  Kırmanciya Beleke ülkesinin İtıqatının  yol sürdürücülerini unutmamalı, onlara sahip çıkmalı ve bu zengin mirası sonraki kuşaklara aktarmak için daha fazla çaba sarf etmeliyiz.

Bava RızayeGarşiye Kimdir?

Bava Rızaye Garşiye , Pülümür ün Qarşiye Köyünden bir Kuresız Piridir. Kendisi Kırmancki (Dersimce) Cem bağlayan ender  Pirlerden birisidir.
Yaşadığı şehir olan Antalya da Kırmancki Cemler bağlarayak Raa Heq İnancının izlerini sürmeye devam etmektedir.

 
        

 

 

 

myspace graphics

**** Ad: Yaoti ***




 
   
 
***

 

****
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol