YASASIN TAM BAGİMSİZ TURKİYE
Devrim Yolunda Düşenlerin Ardından Yazılan Şiirler
YOLUMUZ DEVRİM YOLUDUR
Bu davada kararlıyız
Yolumuz devrim yoludur
Darbe yemiş yaralıyız
Yolumuz devrim yoludur
Halkın kardeşliği olsun
Şu halkımız huzur bulsun
Yiğit olan katılsın gelsin
Yolumuz devrim yoludur
Daim halkın yanındayız
Halk nerede o yandayız
Irkçılık yok biz öndeyiz
Yolumuz devrim yoludur
Dileniz dilsiz hastamız
Nazım dır şair ustamız
Odur bu gönÜl postamız
Yolumuz devrim yoludur
Kızıldere kan emende
Denizler ipe gidende
Devrim bir şafak atan da
Yolumuz devrim yoludur
Pir Sultan zindanlarda
Sivas Maraş Corumlar da
Alev alev madımakta
Yolumuz devrim yoludur
Yusuf Ter 12.09.05
Saat 23:26 İsviçre
MÜMKÜNÜM YOK
Yusuf'a
plastik tadında yediğim içtiğim
yaz kış gözlerimi örseliyor duvar
paslanıyor demir gelip boyuyorlar
hep aynı renkte ölemem
beton tuttu ayaklarım dışarda kar
karın altında toprak nasıl hasretim
bir kuşun kanatları geçiyor üzerimden
bin kanat bakıyorum parmaklığa
aklı gidiyor nöbetçinin
kırk yıllık yoldan tanırım ben soğukları
ama asıl baharların erbabıyım
yine yorgun argın aşacak dağları
yine kapıma yıkılacak karanfil
elleriyle koymuş gibi bulacaklar
badem mi olur erik mi çağla mı
kendi dalından asacaklar baharı
kaç yıl oldu alışamadım
mümkünüm yok bu kez firarım
aklı gidiyor nöbetçinin tüfek tüfek kalıyor
tezkeresi yakın hırsla parmaklarını sayıyor
göz gez arpacık bakıyor fena bakıyor
gece dehşetli uzuyor duvarı iniyorum
toprağa basmalıyım bir kuşu uçmalıyım
deli esmeli poyraz bir dal parçası azbiraz
mutlak duvarı aşmalı yoksa duramam
gövdemi mıhlasalar bahara kalamam
mümkünüm yok bu kez firarım
hırsla parmaklarını sayıyor baştan sayıyor
tezkeresi yakın düşleri kayıyor
apansız bin basamak nöbetçi kulesi
yapayalnız ağzında uçurumun apansız
kar etmiyor parka ah ne çocukça ıslık
beter üşüyor tetik otomatiğe düşüyor
ben bahara kalamam ay batarken
şafak şafak açarken yaban süseni ben
yalnayak fırlıyorum duvarın dibinden
bir ses canavarlaşacak ardımdan
döne döne sırtımı yakacak
ciğerimi bulacak beni toprağa yıkacak
vu-ra-cak mümkünü yok
bir ödül bir tezkere alacak
karaköy'de bir orospuyla yatacak
kaç bahar büyüğüm ondan
onda hiç bahar açmayacak
mümkünüm yok bu kez firarım
nevzat çelik
6 MAYIS 3 DARAĞACI
O gün erken doğdu kıpkızıl güneş
Altı mayıs günü üç darağacı
Dağların başında tutuştu ateş
Altı mayıs günü üç darağacı
Toplandı katiller okundu ferman
Dalgalandı Deniz, kükredi Arslan
Çoktan bu ölüme hazırdı İnan
Altı mayıs günü üç darağacı
Çorak topraklarda tohum saçtılar
Ne korktular ne kavgadan kaçtılar
Gülerek ölüme kucak açtılar
Altı mayıs günü üç darağacı
Son bir defa haykırdılar dünyaya
Devam edin devam edin kavgaya
Cellat tekmeyle vudu sehpaya
Altı mayıs günü üç darağacı
Zamaniyim kırılacak bu çarklar
Zulüm yok olacak kurtulur halklar
Asırlar geçsede anılacaklar
Altı mayıs günü üç darağacı
ZAMANİ
Kısa zaman içinde ard arda mesaj yazıldığı için sistem tarafından mesajlar birleştirilmiştir (otomesajdır, Alevimen)
DAĞDAN GELEN ÖLÜ BİZİM
Tokat Niksat ellerinde, köyden gelen ölü bizim
Silahı ellerinde dağdan gelen ölü bizim
Ömer Ayna, Mahir Çayan
Kan içinde Kazım Sinan
Uyan artık köylüm uyan
Köyden gelen ölü bizim
Cihan Tekin, Nihat Yılmaz
Kardaş düzen böyle kalmaz
Ölmeyince yurt kurtulmaz,
Ölmeyince devrim olmaz
Dağdan gelen ölü bizim
Kızıldere, Kızıldere
Açtığın kapanmaz yara
Öküzlere vura vura
Dağdan gelen ölü bizim
İşçi köylü yürü haktan
Devrimin ordusu halktan
Düşman ölüsü uzaktan
Dağdan gelen ölü bizim
Çuhan yoktur geydin aba
Ölüyü taşır araba
İşçi köylü ırgat baba
Köyden gelen ölü bizim
İki İngiliz bir Kanada
Onlar yandı orada
Şah Turnayım dünya sana
Dağdan gelen ölü bizim.
1979. sivas.
Beni bir kere vurdular
Hemde can evimden
Kafasını tabuta koydular
Hala haber yok bedeninden
Ölüm bir kahpe kurşunmuş
Kan gecelerde şavkır
Ölümüne karşı koymuş
Yiğitliğine şahit bozkır_______________
İhanet ve Çirkeflik çok kötü iki olaydır.
(Luis NIETO
Kiralık tabancalar ateşlendi ansızın
Daha dün gibiydi, gencecik döküldüler
Aralı dudaklarında bir mutlu gülümseyiş vardı
Çizgi çizgi özgürlüktü parıldayan yüzlerinde.
Gel bir bak, ta yakından
Daha dün gibiydi, ansızın vuruldular
Belki yirmi tetikti belki daha çok
Namlular utanmıştı insanlar değil
Namlular şaşkındı, bitkindi çaresiz.
Düştüler toprağa özgürce, korkusuz
Kurşun sesi değildi bir sevdalı gülüştü
Düştüler dimdik, özgürce, yalın
Öldüler ama çoğaldılar ölümsüz.
Gel bir bak yakından şu yiğitlere
Daha dün gibiydi acımasız devrildiler
Kan bir kara görüntüydü göğüslerinde
Ölüm çirkindi onlar güzelleştirdiler.
Yeniden yaratmak sesini orduların
Ufuklardan çizgi çizgi büyüyen
Savaşları çoğaltmak yüce düzen adına
Uykular bir daha kaçmasın diye
Sömürülmesin diye şu çocuk eller.
Gözyaşları yaraşmaz o ölülere
Onlar için en soylu örtüler gerek
Gerelim hıncımızı alev alev yeniden
Devrim şarkılarından haykıralım onlara.
Ölmediler onlar, ölmezler ki
Bu yadsınmaz gerçeği bilmedi satılmışlar
Onlar bir atardamardı halkların yüreğinde
Gecelerde yıldız yıldız tutuşan.
Unutma söz etmek yok gözyaşlarından
Yaylar şimdi daha güçle gerildi
Yarın adına göğüs göğüs kuşandık gecede
Gecede en yenilmez güç bizde gönendi
Ölüler koştular ordu ordu dağlardan
Ölüler ansızın içimizde dirildi.
__________________
WuRzE ŞimE HewaLemıN Kou SerDe WeNGe YeNo
Kalk Gidelim Arkadaşım DağLarın Üstünde Ses Geliyor
UNUTMADIK UNUTTURMAYACAĞIZ
Asırlar geçsede kanlı Sivas’ı
Unutmadık, unutturmayacağız
Ta ezelden beri zanlı Sivas’ı
Unutmadık, unutturmayacağız
Onikilik Koray gitmez gözümden
Akarsu haykırır, dönmez sözünden
Hasret, Pir Sultan’ın gitti izinden
Unutmadık, unutturmayacağız
Nesimi Çimen’in curası sızlar
Yeşim’siz, Sait’siz ağlıyor sazlar
Yasemin, Menekşe kokmuyor yazlar
Unutmadık, unutturmayacağız
Muammer Çiçek’le Balya’lı İnci
Asuman’sız geçmez gönülde sancı
Asaf Koçak ile Erdal Ayrancı
Unutmadık, unutturmayacağız
Sulari’nin yadigarı Edibe
Akarsu’nun sevdalısı Muhibe
Yazık oldu Behçet Aysan tabibe
Unutmadık, unutturmayacağız
İkisi bir elma Özlem’le Nurcan
Belkıs’la Serpil’e dayanır mı can
Gülender, Gülsün’e kıyarmı insan
Unutmadık, unutturmayacağız
Uğur Kaynar ile Metin Altıok
Huriye, Handan’ın emsalleri yok
Ahmet, Mehmet, Murat hep yaşayacak
Unutmadık, unutturmayacağız
Babasının dert ortağı Sehergül
Carina’sız bağda, ötmüyor bülbül
Asım Bezirci’siz, konuşmuyor dil
Unutmadık, unutturmayacağız
Pir Sultan yolunda giderken Serkan
Madımakta yandı, otuzüç fidan
Çağan Ali kavrul, hergün sende yan
Unutmadık, unutturmayacağız
Ali Çağan
NURHAK DAĞI
Nurhak Dağı,Nurhak Dağı
Kaderimin dert ortağı
Faşizme karşı savaşta
Devrimcinin ilk durağı
Savaşçının ilk durağı
El veriyor el veriyor
Nurhak Dağı bel veriyor
Döndüm baktım sol yanıma
Üç yoldaşım can veriyor
Kadir.Sinan can veriyor
Alpaslan'ım can veriyor
Kadir'im der burda durak
Kürecik üssünü vurak
Partimizin bayrağını
Nurhak'ta dalgalandırak
Her yanda dalgalandırak
El veriyor el veriyor
Nurhak Dağı bel veriyor
Döndüm baktım sol yanıma
Üç yoldaşım can veriyor
Kadir.Sinan can veriyor
Alpaslan'ım can veriyor
Sinan hocam sözün sözdür
Halkın iktidarı özdür
Faşizme karşı savaşta
Devrimcide yürek közdür
Savaşçıda yürek közdür
El veriyor el veriyor
Nurhak Dağı bel veriyor
Döndüm baktım sol yanıma
Üç yoldaşım can veriyor
Kadir.Sinan can veriyor
Alpaslan'ım can veriyor
KÖY ENSTİTÜLÜ SEVGİLİ ÖĞRETMENİMİZ
HAŞİM KANAR’IN ŞİİRİ
YADIRGADILAR BİZİ
Urbanlarımız bozdu
Toprak renginde
Yamasız temiz
Öyle uydu sırtımıza
Nedense yadırgadılar bizi
Potinlerimiz beykozdu
Beykozun içinde ilk kez
Çorap gördü ayaklarımız
Okşar gibi giydik ikisinide
Nedense yadırgadılar bizi
Yüzlerimiz güneş yanığı bronzdu
Ellerimiz katı katı
İş görmekten
Başlarımız dik
Kendine güvenmekten
Nedense yadırgadılar bizi
Bilgi kentin tekelinde yozdu
Kız kaçar gibi geldi bize
Ne çok severmiş doğayı
Ekmek su yerine geçti yanımıza
Boy verdi ağaç ağaç yapı yapı
Nedense yadırgadılar bizi
Köy yolları göklere dek tozdu
Okundukça kitap
Sallandıkça kazma kürek
Kitabın kabında
Kazmanın sapında
Köy köy diye gümbürdedi yürek
Nedense yadırgadılar bizi
Köy çok sayımız azdı
Düşümüze girdi köyler
Yeni baştan kurduk kafamızda
Umut ocakları tüttü yirmibir yerde
Nedense yadırgadılar bizi
Yazımızı yazanlar kara yazdı
Başımıza yıkıldı tasarladığımız köyler
Umutlarımız boğuldu doğmadan
Suç sayıldı çalışmak
Suç köylü demek
Hala nöbet tutuyor
Dizleri göğsümzde
Elleri boğazımızda kara yazı yazanlar
Nedense yadırgadılar bizi
Kuyumuzu kazanlar derin kazdı
Sizin olsun sizden gelen bana
Sizin bu boyun bağı
Özledim boz urbayı
Bırakın elimi kolumu
Özledim doyasıya çalışmayı
Nedense yadırgadılar bizi
Dilimizde türkü elimizde sazdı
Köylerden geldik tek tek
Biriktik öbek öbek
Çalıştık küme küme
Kapanmadan görürse gözlerim
Yeniden açıldığını enstitülerin
Yanmam öldüğüme
Nedense yadırgadılar bizi
HAŞİM KANAR
DEVRİM
Temiz kalan tek yerdir devrim
bütün bir yıl
kirlenen duvarda
ama görebilmek icin
asıldığı çividen indirilmelidir
yapraklari biten takvim
Zorbalara direnmektir devrim
bir çocuğun
annesinin çantasından aldığı paraları
altına gizlediğini
söylememiştir dövülen
hiçbir hali
İçinde yaşamaktır devrim
dikiş kutusunun
ve toplu iğneler gibi
bir arada olmayı gerektirir
karşı koyabilmek icin zulmüne
makas denilen patronun
Gece ışıklar arasında koşmaktır devrim
ateş böceklerini
yakalamak isteyen çocukların
peşine takılır gün gelir
yanıp sönen mavi ışıkları
polis arabalarının
Kağıt bir gemidir devrim
bütün gemiler
hurdaya çıksa da sonunda
taşıdığı özgürlük şiiriyle
batmadan yüzer nicedir
dünya sularında
Kim bilir kaç yunus görmüş
kaç Deniz Gezmiş...
SUNAY AKIN
Ulaş Bardakçı
Hüseyin Cevahir
Seyit Rıza
İbrahim Kaypakkaya
Cihan alptekin
Sinan Cemgil
Hüseyin İnan
Yusuf Aslan
Ugur Mumcu
Mahir Çayan
Che guevara
Deniz
Yılmaz Güney
Nazım Hikmet Ran